DENİZDEN BABAM ÇIKSA YERİM

 

Havalar bir türlü oturmadı, ana karada yağmurlar devam ettikçe bizim buralarda sıcak olmasına sıcak ve güneşli ama rüzgar fırtına durmuyor bir türlü. Denizin altı da üstü de bir tuhaf. Son iki aydır doğru dürüst balık tutabildiğimiz yok. Oysa geçen sene bu zamana kadar tutuğumuz balığın haddi hesabı yoktu. Nerde o sinaritler, lagoslar, üçer beşer kiloluk levrekler. İki ay boyunca topu topu üc levrek iki lagos. Kirtilden* bile doğru dürüst birşey çıkmıyor. Tüm iskele sakinleri balığa hasret kaldık.

Balık bu kadar kıt olunca, dün akşam, tesadüfen benim bırakmama** yakalanmış Sofia Loren'i yemek zorunda kaldık. Hiç de fena olmadı. Aşağıda vereceğim tarife uygun pişirilirse, en muşkülpesent gurmelerin bile iltifatlarıyla karşılaşacağınızdan emin olabilirsiniz.

Benim Sofia Loren diye adlandırdığım balık aslinda bizde Çütre adıyla tanınıyor. Buranın yerlileri domuz balığı diyorlar. Adından olsa gerek buralarda yenmez diye biliniyor. Ne zaman balıkçıların ağlarına takılsa, iki kilonun üzerinde olanlarını bana getirirler. Ben de pişirip iskele sakinlerine ziyafet çekerim. Son iki senedir balıkçılardan gelen domuz balığı sayısıi oldukca azaldı. Geçenlerde nedenini keşfettim. Komşu tekne Tangaroa'nın sahibi Tom (benim teknede yedigi Sofia'nın tadına varınca) balıkçıların bana bedava getirdikleri balıkları parayla satın almaya başlamış. Balıkçılar da bir bana getirirlerse bir iki tane de benden gizli Tom'a satarlarmış meğerse.

Bu Çütre balığı Balistidae familyasından olup bilimsel adı Balistes capriscus. Boyları 20 ila 40 cm. arasında değişiyor. Renkleri genellikle değişken olmakla beraber, en fazla sırt tarafları koyu menekşe, yanları mavimsi, yeşilimsi-gri, karın tarafları beyaza yakın açık yeşil-gri renkte oluyor. Yüzgeçleri üzerinde koyu renkli lekeler oluyor. Gövdesi oval yassı ve çok sert bir deri ile örtülü. Ağzı küçük ve kalın kırmızı dudaklarla çevrili. İşte bu kırmızı dudaklardır bana Sofia Loren'i cçağrıştıran. İnsanın uzanıp öpesi gelir.

Keskince bir bıçak ve pense yardımıyla derisi soyulur. Gövdenin iki yanından kılçıksız iki büyük parça fileto (pembe beyaz) et çıkarılır. Kafanın yanaklarından da (neredeyse yumruk boyutlarında) iki parça yanak eti çıkarılır. İster şişlik, ister büftek şeklinde parçalar halinde doğranır. Hafifçe tuzlanır. Kapaklı uygun bir saklama kabı içinde, sızma zeytinyağı, soya sosu, sarmısak, yarım limon suyu, karabiber ve pulbiber ile marinize edilerek dört saatten az olmamak kaydıyla buzdolabında saklanır. Şişlik doğradıysanız defne yaprağı, domates ve taze yeşil biberle sıralanarak sişlere geçirilir, biftek tarzında doğranmışsa hafıf yağlanarak, odun kömürü ateşinde, kurutmadan pişirilir. Sonrası malum, zevke göre rakıyla ya da beyaz şarapla ve Sofia Loren'in şehvetli dudaklarının hayaliyle mideye indirilir.

Dostlarınıza yedirdiğinizde ne balığı olduğunu açıklamaktan sakının, yoksa benim başıma gelen sizin de başınıza gelir. Sofia'yi bedava bulmakta zorlanırsınız.


Sevgiler,
26 Haziran 2004 (AFL Haberleşme Listesi)
Marmaris-Karacasöğüt
© Dr.Korhan Sökmen
http://www.catamaranvega.com

*Kirtil :
mürekkep hokkası şeklinde yapılmıs, ağzından balığınn girip de çıkamadığı, içine ekmek vs. konularak deniz tabanına oturtulan bir çeşit sepet.
**Bırakma : kurşunla 35-50 metre derinliklere, deniz tabanına indirilerek, kurşundan sonra 2-4 kulaç köstek ucundaki balık iğnesine canlı yem (canlı balik ya da canlı sübye) takılan şamandıralı bir olta. Denize birkaç tane bırakılıp arada sırada kontrola gidildiğinden olsa gerek adına bırakma deniliyor.